5 Mayıs 2013 Pazar

Acı ve yanında getirdikleri...


Gerçek acı sizce nedir ? Koltuğa çarptığınız ayak serçe parmağınız ? Regl sırasındaki karın ağrılarınız ? Şeytan tırnağı ? Kavga sırasında midenize yediğiniz tekme ? sevgilinizin sizi terk etmesi ? Bence daha fazlası ;

Bundan 3 ay öncesinde gözümde bir arpacık çıktı, annem tam bir ay boyunca " arpacık o geçer iki güne geçer " dedi. Bense anneme direttim bu arpacık değil anne başka bir şey diye . Eczaneye gittim ilaçlar verdi. Kullandıkça daha da şişti daha da şişti. Bir ay içerisinde o arpacık dediğim şey gözümün üzerinde ayrı bir dünya oluşturdu. İnsanların yüzlerine bakamaz oldum sanki yüzümde bir bok varmış canavarmışım gibi. Sonunda aldım annemi babamı gittim hastaneye, arpacık sandığımız şey kist çıktı. Annem çok üzüldü tabiki çünkü doktor " ilk çıktığında gelseydiniz ilaçlarla geçerdi" dedi. Neyse başa gelen çekilir 1 ay ilaçlarla geçirmeye çalıştı doktor. Geçmedi, geçmedi.. Ameliyat dediler. Ameliyat?! Hayatımda Hiç ameliyat olmadım ki ben ? . Kadın sordu lokal anestezi mi narkoz mu ? Bende lokal tercih ettim neden sadece gözüm için bütün vücudum uyuşsun ki? Ameliyat günü geldi işlemler tamam. O iğrenç ameliyat önlüğü bonesi ve bilekliği geldi donuma kadar çıkartıp hepsini giydim sedyeye yattım annem elimden tuttu ve gözlerime baktı " burdayım " dedi. 20 dakikaya yanındayım dedim. Ve sedyeyele birlikte ilk kez göreceğim ameliyathanenin içine taşındım. Düşündüğümden çok daha farklı çok daha soğuk bir ortamla karşılaştım.hemşire geldi beni ameliyat masasına yatırdılar. Doktor geldi gözüme bir iğne soktu. Ameliyatı yaptı ve gitti. Tam 20 dakika. Daha fazla değil... Ameliyattan çıktım ağrı yok sızı yok. İlk tecrubem ve son olmasını dilediğim bu tecrübemin ardından bel kayması + bel fıtığı teşhisiyle hastaneye yatış işlemlerimi gerçekleştirdik. Beyin ve sinir cerrahları 17 yaşında bir kızın başına bunların gelmesine şaşırmış heralde 1 hafta boyunca hastanede yattım. tahliller , röntgenler .... Ne insanlar gördüm. Katın en genç ismi Irmak Uslu. Katı dolaştığımda görüyorum ki ; kimsesiz yaşlılar , ameliyattan yeni çıkmış dedeler, nineler. Kan, ilaç, ağrı, çığlıklar, korku. Bütün kat bu kelimelerden ibaret. Dayanıyorum , ameliyata kadar moralimi yüksek tutmaya çalışııyorum . Ameliyat günü geliyor akşamından bir korku içimi sarıyor. Basit bir ameliyat değil. Fıtık temizlenecek. Bel kayması için 2 tane platin takılacak ve ömrüm boyu orada kalacak. En az 2 en fazla 3 saat bir ameliyat. Ameliyat sabahı ailem arkadaşlarım akrabalar hepsi hastanede ağlamamk için zor tutuyor insan kendini. Yine o iğrenç boneyi önlüğü takıyorum. Bu sefer çok farklı... 20 dakika değil. Riskler var. İçimdeki korkular açığa çıkıyor. Sakat kalma tekrar edecek ameliyat durumları ve belki de ölüm. Hepsini bir kenara bırakıp annemlere güler yüzle veda etmek için 1 ay sonra tekrar ameliyat sedyesine yatıyorum. Annemin gözleri dolu. Babam kalbini tutuyor ablam dokunsan ağlayacak . Annem yine diyor ki " burdayız" bende gülümsüyorum.. Hemşire asansöre sokuyor sedyeyi annemler el sallarken asansör kapanıyor ve benim korkularımı gizleyen gülücüklerim yerini endişe dolu bakışlara bırakıyor. Tekrar ameliyathaneye giriyorum farklı bir hastanenin farklı bir bölümünin ameliyathanesine. Narkozla ilk tecrübem olacak anestezi uzmanları geliyor konuşurken uyuyalalmaktansa " size kolay gelsin " diyip gözlerimi kapatıyorum. Ameliyat başlıyor...
Bir bakıyorum.; Odamdayım çevremdeki insanların ırmak diye bağırdıklarını duyuyorum. Sedyyeden yatağıma koyuyorlar beni . Çenem hayatımda hiç titremediğim kadar titriyor. Parmak uçlarıma kadar soğuğu ve acıyı hissediyorum. Nefes almayı unutmuşum insanlar + doktorlar bağırıyor " uyan ırmak uyan uyan" gözlerimi açıyorum ama titreyiişim beni korkutuyor . Tam 4,5 saat süren ameliyatta ne yaptıklarını merak ediyorum. 2 saatlik ameliyat neden 4,5 saat sürmüş? Korkuyorum. Bütün yakınlarım odada. Ama benim kafam güzel. Narkozun etkisiyle sarhoş olmuşum 4 saatte ancak kendime geldim. İşte şimdi başlıyor kabus. Herkes teker teker gidiyor narkozun etkisi geçiyor ağrılar belimi ve tüm vucudumu sarıyor hala çıplağım. Hemşire gelip beni giydiriyor giydirirken ağrıdan çığlıklar atıyorum. Ağlıyorum. Belimde bir yeri kesmişler içine vida takıp dikmiş dikiş yerini de yakmışlar.düşünmesi bile acıtıyor. Ameliyat olduğum günün gecesi annem yanımda yatağımın ucunda sandalyede. Ölü gibi. Bembeyaz. Elimi tutuyor. Her " acıyor " dediğimde içi parçalanıyor . Sağıma dönemiyorum soluma dönemiyorum ağrıdan uyuyamıyorum annemi de uyuttmuyorum. Sadece sessiz sessiz ağlayıp allaha dua ediyorum. Hemşire damardan ilaç verip gidiyor bir boka yaramıyor , sıfır uykuyla ikinci güne giriyoruz. Annem de ben de çok kötüyüz. Zar zor başakla birlikte beni ilk kez tuvalete sokuyorlar. Aynaya baktığımda yüzü şişmiş, teni bembeyaz gözlerinin altı mosmor ve çaresiz bir ırmak görüyorum. Başak beni tutuyor o birlikte dans ettiğim sohbet ettiğim her yere gittiğim biricik dostum benim acımı paylaşıyor. Yarım kadar olmasına rağmen bütün vucudumu taşıyor. O kadar çaresizim ki. Elimi kaldıracak halim bile yok. Korsesiz kalkamıyorum . Başım vucuduma ağır geliyor. O akşam da uyku yok. Bütün gece anneme bakıyorum bir parça uyuyor bir parça öpüyor. Kıskanıyorum o bir parça uykuyu kıskanıyorum. Belki de 50 saattir uyumuyorumdur. En fazla 10 dk . Daha fazlasına izin vermiyor bedenim. Ağrılar izin vermiyor ... Ertesi günü serumdu kablolardı direndi sondaydı teker teker vucudumdan çıkarılıyor. Taburcu oluyor sıfır uykuyla ve bir parça umutla evime gidiyorum. Ev beni özlemiş. Ama ağlayan, acı çeken , uyuyamayan ırmakı değil. Neşeli ırmakı özlemiş. Herkes benden gülmemi ben iyiyim dememi bekliyor bense çaresizce ağlayıp sadece " acıyor " diyebiliyorum. Akşam oluyor bütün gün acıyla yattığım yatağım iğnelerini daha da bir batırıyor. Allaha yalvarıyorum. 2 dk uyku için . Gecenin 3 ünde dayanamayıp annemi uyandırıyorum korsemi takmasını söylüyor yavaş yavaş beni pencereye götürmesini istiyorum. Pencereye gittiğimde camı açıyor boğaza bakıp hıçkıra hıçkıra ağlıyorum anneme dönüp " bir daha ameliyat olmıcam" diyorum. Annem " tamam kızım olmıcaksın gececek hepsi" diyor. Bütün ev uyanık. Gecenin 3 ünde boğaza bakan ve ağlayan kız arkasında annesi babası ve ablası...  Ertesi gece müthiş bir ağrı beraberinde 39 derce ateşle geliyor. Allaha dua seanslarım yine devreye giriyor. Yapılacak bir şey yok geçecek gececek diyip avutuyorum kendimi . Kendimde değilim halsizim kolumu kaldıramıyorum sabah kalkıyorum saat 8 di sanırsam. Annemi kaldırıyorum Tuvalete gitmek istiyorum.
Burası önemli işte ; 
 Korsem takıldı tuvalete doğru yürürken gözlerim bulanık görmeye başladı. Annemin kolunu kavradım o sırada kapkara bir perde gözüme indi. 
Anneme sakin bir şekilde " anne bir şey görmüyorum" dedim. Annem pijamamı indirdi. Hissediyordum, duyuyordum, harekette ediyordum ufak tefek ama göremiyordum. 2 sn geçti 3 sn geçti o perde geçmedi. Anneme bağırdım " anne görmüyorum! " diye. İçimden kör oldum sanıyorum. Gözlerimi açmaya çalışıyorum ama zaten açık olduğunu hissediyorum annem beni sarsmaya başlıyor " dudakların ! Irmak ne oluyor ? Irmak ? Kendine gel ! Mosmor " gibi şeyler duyuyorum ve ardından kendime geldiğimde farkediyorum ki o an düşmüşüm yani bayılmışım. 3 günlük ameliyatlı birinin belinin üstüne düşmesi!? 
Bu anı özel olarak anlatmak istiyorum. Düştüğüm saniyeyi ne kadar hatırlamasam da hemen sonrası bir ömür boyu aklımdan gidemez. Her şey simsiyah acı o kadar derin ki bu güne kadar yaşadığınız hiç bir acı olamaz. Ölüme yaklaşıyorum annemin çığlıkları arasında... Beni kaldırmaya çalışıyorlar bense gerçekten sadece ölürsem annem ne yapar diye düşüyorum. Annem babasını bu tuvalette ameliyat sonrası düşmesi ve kanaması olarak kaybetti. Kızıını da burda kaybederse.. O acıyı burda inanın nasıl betimleyeceğimi bilemiyorum. Ruhumun emildiğini hissettim. Hücrelerimin beni terk ettiğini. Acının artık vücuduma değil beynime ve kalbime işlediğini hissettim. Beni kaldırdıklarında annem  anneanneme " anne kan var yerde kan var nerden geldi annee" diye ağlıyor ben ise kucağında çaresiz parmağımı bile oynatamıyorum sadece duyuyorum.. Kan gelmiş? Göremiyorum ki? Nerden gelmiş? Zaten ölüyorum ne önemi var .. Annemi son kez hissetmeye öpmeye koklamaya çalışıyorum. Aç gözlerimi diyor aç ırmak aç . Ambulans geliyor acıya acıya hastaneye gidiyorum gözlerim görüyor anneme sarılıyorum gerekilen müdahale yapılıyor . Ve artık ağrılar acılar yavaş yavaş beni terk ediyor. 

4 ay öncesinde acı nedir bilmezdim. Belki şükrederdim ama yetersiz olduğunu hiç düşünmezdim. Biri nasılsın dediğinde " iyiyim" derdim ama aslında doğrusunun " iyiyim, allaha şükür" olduğunu farketmezdim. 

Ölüme bu kadar yakın olmadım, acıyı bu kadar derin hissetmedim. Hastanede ve evde geçirdiğim şu bir buçuk ay boyunca öğrendiğim bir kaç şey var ; 
Hasta ve yaşlı insanlara yardım et çünkü bir gün sende onlar gibi gençlere muhtaç olacaksın.
Annenin kıymetini bil çünkü sen uyumadan uyumayan tek insan o. acını seninle paylaşan bokundan pisliğinden acından kanından ağlamandan usanmayan bıkmayan dayanan tek insan o. 
Nerde olırsa olsun herkese iyi davran çikolatanı paylaş, onlarda seninle bir şeyler paylaşacaktır
Aileni hep sev  sana bir şey olmasından en çok korkan onlar çünkü.
Kötü zamanında yanında olan dostlarını sakın bırakma, onlar gerçek dostların. 
Nerde olursan ol insanların yüzünü güldür . Onlar da seni güldürür muhakkak. 
Ve öğrendiğim en en en önemli şey ; 
ALLAHA ŞÜKRET
Sabah kalktığında tek parça olduğun için, nefes alıyor olduğun için, ellerin, ayakların, gözlerin, kulakların  , uyuyabildiğin , konuşabildiğin, gülenildiğin için herşey için şükret 

Acıdan sandalyeye oturamayıp yemek yiyemediğim ve bunun için ağladığım günü bilirim. Şimdiyse mutfağa girip yemek pişiriyorum. 
En önemlisi her zorlluğu atlatmanı sağladığı için ; ŞÜKRET ... 

Kör insanları,  Yatalak hastaları , Bacağı olmayan insanları , Kolları olmayanları artık daha iyi anlıyorum. Ben bir aydır bir nevi yatalak bir nev i bacaksız bir nevi kolsuzdum. Ve o gün bayılırken de kördüm. Hayatımın en iğrenç 1 ayıydı. O insanlara saygı duyun çünkü aralarında her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan mülemmel insaanlar var . Ben yapabilir miydim bilmiyorum. Düşünmek bile istemiyorum. 
BİNLERCE KEZ ŞÜKÜRLER OLSUN

Kendinize çok dikkat edin hayat gerçekten 1 ayda sizi değiştirecek kadar kısa ve "acı"

Ben sadece 17 yaşındayım ama çoğu 17lik insanın yaşamadığı şeyi geçtiğimiz ay yaşadım. En azından bu yazıyı okuyan akranlarıma ve benden küçüklere söylüyorum ; bedeninize sahip çıkın ve ona çok iyi bakın, ÖNCE SAĞLIK. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder